Peki neydi bu halka dışılık ? Küçüklüğümden hatırladığım kadarıyla ; Genellikle Hz Ali taraftarı olarak anılan , Hz. Ali'nin ilk halife olması gerektiğini düşünen , hatta Peygamberliğin Hz.Ali'nin hakkı olduğunu iddia edecek kadar halka dışı bir mezhep anlayışı... Nereden başlamıştı bu ayrılık ? Sünni kaynaklarında var olduğunu kabul ettiği, ama tarafları sebebi ile konuyu araştırmanın haddi aşmak olacağı , Sahabeler arasında husumet olsa da ''Ashabım yıldızlar gibidir.... diye başlayan hadise göre fazla karıştırmamamız gereken Kerbela vak'ası mıydı ayrılığın sebebi ? Peygamberin torununu şehit etmeye kadar varan bu olayın altında yatan sebep ne idi?
Kerbela olayının dolayısıyla , Yezid ile Hz. Hüseyin arasındaki halifelik meselesinin Yezid'in babası Muaviye ile Hz.Hüseyin'in babası Hz. Ali arasındaki 'Hakem' olayında vardıkları anlaşma gereği Muaviye'den sonra Hz.Hüseyin'in halife olacağı meselesine dayandığını okudum.
Kerbela olayının dolayısıyla , Yezid ile Hz. Hüseyin arasındaki halifelik meselesinin Yezid'in babası Muaviye ile Hz.Hüseyin'in babası Hz. Ali arasındaki 'Hakem' olayında vardıkları anlaşma gereği Muaviye'den sonra Hz.Hüseyin'in halife olacağı meselesine dayandığını okudum.
Hakem olayının ,Hz.Ali ile Muaviye arasındaki Sıffın savaşının bir antlaşması olduğunu öğrendim. Kerbela olayında peygamberin torunu şehit etme hadisesine bakarken aslında bu sıkıntının bir önceki nesilden geldiğini görünce daha önceki nesillere bakmaya çalıştım. Hz.Ali ile savaşan Muaviye'nin bir önceki halife Hz.Osman zamanında İslama gayet güzel hizmet ettiğini Şam'a vali olduğunu İslam ordularını Bizans ordularına kafa tutacak hale getirdiğini okudum. Hz.Osman'ın şahadetinden sonra Cemel vakası olarak anılan Peygamberin dul eşi Hz.Aişe ile Hz Ali'nin birbirleriyle savaştığını öğrendim. Derken alevilik adı altında yaşanan fikir ayrılığının Kerbela da değil peygamberin vefat ettiği günde ortaya çıktığı sonucuna vardım. Hz. Ali'nin defin işlemleri ile meşgul olduğu zamanda onun katılmadığı bir Şura'da Hz.Ebubekir'in halife seçildiğini okudum.
Fakat daha sonra Muaviyenin babasının Ebu Sufyan (çağrı filminden bildiğimiz üzere;Mekke lideri, peygamberle yıllarca savaşmış Mekke'nin fethinden sonra Müslüman olan kişi) olduğunu öğrenince ; aslında Kerbela'nın altında yatan sebebin Peygamberin yaşadığı dönemlere dayandığı kanaatine vardım.
Bu sonuçtan hareketle zaman da daha da geriye giderek Hz.İsa zamanında da toplumun iç dinamiklerine bakmaya çalıştım. Hz Musa ve Firavun arasındaki mücadele ve en nihayet Habil ve Kabil meselesine ile Hz.Adem'e kadar gittim.
Daha genel bir bakış açısıyla ;
İnsanlık tarihi boyunca farklı insanlar farklı zamanlar farklı mekanlar olsa da sergilenenin hep aynı olduğu sonucuna vardım.
Tüm bunların neticesi bende oluşan kanaat şudur;
Hz.Adem'den bugüne kadar insanlar ikiye ayrılmıştır.
''Hak'' ve ''Batıl''
Hak:Bir yaratıcıyı kabullenen , hayatını bu temel üzerine kuran ve yaratıcının gösterdiği yoldan giden ''İnsan''
Batıl :Düzen kurucu olma iddiasında olan, zaman zaman firavunlaşan zaman zaman bu uğurda kan akıtan veya Hak'tan yana olduğunu iddia etse de bunun gerekliliğini yerine getirmeyip Batıl'a bilerek veya bilmeyerek hizmet eden ''İnsan''
Düşüncem o dur ki ;
Allah , Hz.Adem'den bugüne kadar gelen tüm insanları , Peygamberler ve Kutsal Kitaplar aracılığıyla taraflarını belli etmeye davet etmiştir. Bu bağlamda ; zamanı , karakterleri , mekanları farklı olsa da , sahnesi aynı olan bu dünya hayatında , insanların (bilinçli bir şekilde) , bir tarafta yer alması gerektiğini düşünüyorum.
Allah , Hz.Adem'den bugüne kadar gelen tüm insanları , Peygamberler ve Kutsal Kitaplar aracılığıyla taraflarını belli etmeye davet etmiştir. Bu bağlamda ; zamanı , karakterleri , mekanları farklı olsa da , sahnesi aynı olan bu dünya hayatında , insanların (bilinçli bir şekilde) , bir tarafta yer alması gerektiğini düşünüyorum.
Sonuç olarak ;
İnancı ne olursa olsun bir insanın diğer insan veya insanlara kendi inancını zorla kabul ettirmeye çalışmasının yanlış olduğu kanaatindeyim.
Bence bir tarafta yer almalı ve sonuçlarına katlanmayı zamana bırakmalıyız.
Güdülen değil , düşünen bireyler olmak dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder